Biliyorum, çok tatlı konuşuyor. Biliyorum, o mesaj atmıyor. Biliyorum, o seni fark etmiyor. Biliyorum, hep mesaj atan taraf sensin.
Karar veriyorsun, değil mi? Ben mesaj atmayacağım bundan sonra. Hatta yeterince cesursan ve o da bu konuşmalara rağmen senin ondan hoşlandığını anlayamıyorsa trip bile atabilirsin. Ama o napar biliyor musun?
Seni bir mutlu eder, bir üzer. Ağzına s*çar senin. Sevmek, sevilmek senin hakkın değil mi? Benim hakkım değil mi?
Bize bunu yapıyorlar. Bizi ağlatıyorlar. Bazen dışa akıyor gözyaşlarım, bazen içe. İçe akan en beteri. Atamazsın. Boğazına yapışır, bir gıcık gibi.
O var ya o, aptal. Odun o. Kendi de kabul edebilir. Düzeleceğine dair konuşabilir. Mutlu olursun.
O var ya o, piç. O. çocuğu. Senin bıraktığın bir şeyi bıraktığını söyler. Senin için bıraktı sanarsın. Onun ağzından duymak için sorarsın. Boktan bir sebep söyler. Öylece kalırsın.
O var ya o, Adriana Lima manyağı. VS takipçisi o. Sırf dikkatini çekmek için moralin bozuk gibi davranırsın. Sebebini sorar mutlu olursun.
O var ya o, hep çirkinlere bakar. Çirkin ama taş gibi kızları beğenen o. Moralinin bozuk olmasının nedeni olmadığı hatta moralin bozuk olmadığı için anlatmak istemediğini söylersin. 'Hıı tamam.' der. Mal gibi kalırsın.
Paradoks bu. Kısır döngü. Başı da yok sonu da. Bir mutlusun, bir mutsuz. Beyefendi sağolsun.
Sonra bomba patlar. Kısır döngü tek bir yerde tıkanır.
Oklar '...kalırsın' kısmını gösterir.
Mal gibi kalırsın.
Piç gibi kalırsın.
Yalnız kalırsın.
Onsuz kalırsın.
Sessiz kalırsın.
Uzağında kalırsın.
O seni beğenmez bile ama sen yanında kalırsın.
O gider ama sen kalırsın.
Bir şey öğrenirsin. Başkasını sevdiğini, başkasından hoşlandığını, başkasını güzel bulduğunu. Yakınından birini.
İçin çıkana kadar ağlarsın.
Arkadaşa ihtiyaç duyarsın.
Çok sevdiğim bir-iki arkadaşım aklımı başıma getirdi benim.
Birine dedim ki 'Bana hissettirdikleri -iyi ya da kötü- her şekilde içimde bir şeylerin kıpırdanmasına neden oluyor. Bunu kaybetmek istemiyorum. Yeniden her şeye gülen o kız olmak istemiyorum.'
Sonra bana öyle bir şey söyledi ki onun gibi birini tanıdığım için şükrettim.
'Her şeye gülmek zaten hayatı anlamsız kılar,' dedi bana. 'Ama üzüleceksen dışarıdaki insanlar için üzül. Başlarının üzerinde çatıları olmayanlar için mesela, kaç gündür aç olanlar için...'
İçimdeki mazoşist yanı söküp atamadı elbette. Onunla konuşmaya, şansımı denemeye devam edeceğim gerçeğini durduramadı. O başkasıyla çıkana kadar savaşma kararımın önüne geçemedi ama gözlerimi açtı.
Senden kötü durumda olanlar var. Aşk acısı çekebilirsin, çek. Normal olan bu ama asla dışarıyı unutma. Senden kötü durumda olanları.
Sen yumuşak yatağında, kucağında dondurmanla karşında büyük ekran televizyonun depresyona girerken dışarıda banklarda yatan ve yiyecek ekmek bulamayanları unutma.
Elbette depresyona gireceksin ki ben kıyılarında geziniyorum, açıkçası tavsiye etmem zaten şu an o depresif havayı üzerimden atmak için yazıyorum, sadece unutma.
Sonra bir başka arkadaşım da ağzıma küreklen vurdu.
'Güzel demesi önemli değil. Ben de okulda birçok kişiyi yakışıklı buluyorum, empati kur.'
'Aynı değil işte,' dedim ben de hala son çırpınışlarla. 'Erkeklerin yapısı farklı. Bizim gibi düşünmüyorlar.'
'Onların bu olayı bizden daha beter. Binlerce kızı beğeniyorlar ama çok zor aşık oluyorlar.'
Eğer bu gece depresyona girmediysem, artık ağlamıyorsam ve Cem Adrian dinlemiyorsam sebebi bu iki arkadaşım. Bunu okuyorsanız teşekkürler kızlar. BİSMİLLAHİRAHMANİRAAHİM BEYNİM GERİ DÖNDÜ. diyebilmemi sağladığınız için ya da DOYAMADIN MI KENDİNİ YEMEYE MOTHERFUCKER? deyip silkelenebilmemi sağladığınız için. İLACIM dememe gerek kalmadan kalbimin düzelebileceğini sağladığınız için.
Her ne kadar birbirinizden habersiz olup biriniz 'ümit var' diğeriniz 'bırak gitsin' demiş olsa da.
Azıcık mazoşist olabilirim ama hayır, ondan vazgeçmeyeceğim.
Malın teki ama ben de malım ve birlikten çok şirin oluyoruz
O var ya o gider, sen kalırsın
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Gönderen Unknown zaman: 23:30
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder