skip to main | skip to sidebar

This is me

Unknown
Profilimin tamamını görüntüle

Bu da Arşiv. Tanıştığına memnun olmuş öyle diyo

  • ▼ 2012 (23)
    • ► Eylül (6)
    • ▼ Ağustos (14)
      • Katy Perry Hakkında Gevezelikler
      • Grip vs. Ebru Şallı
      • Kim, kiminle, nerede, ne zaman?
      • Ailecek Havalıyız.
      • Okul Halleri?
      • Yine Kırarım Topuğunu Sürtüğün
      • Cem Adrian ve Halil Sezai beraber söylemiş, ölek biz
      • Adı Dean Winchester Olması Gereken Dizi
      • Nerelere gidem şimdi ben?
      • O var ya o gider, sen kalırsın
      • Ağlamıyorum, gözümde Titanic battı
      • Öğk Gelmesi Olayı
      • İstanbul Günlükleri
      • Zerrie?
    • ► Temmuz (2)
    • ► Haziran (1)

Sample Text

Sample text

  • Merhaba, ben benim. Ben ben olduğum için benim ki bir ben var benden içeri, benden dışarı, bir ben var hep bende. Tamam edebiyat yapmaya çalışırsam batırırım ama doğaçlama bırakırsam güzel şeyler çıkıyo-muş. Öyle derler yani. Ben yazarım da yazarım. Bi de gülerim. Gülerim böyle böğürerek sonra bi de bağırarak konuşurum. Sesim daha önce hiç bu yüzden kısılmadı mutluyum. Ama insanlar beni görmezden gelince çok bozuluyorum var yaaa öyle böyle değil. Tamam nefret ettiğim çok şey var ama bunun yeri başka. Aşırı rezil olan, normal bir insanın rezillik kapasitesini aşarım. Başağım ben. Bir olayın otunu bokunu düşünürüm sonra da kendimi yerim. Mesela meraklıyımdır ama kendimi övmek gibi olmasın iyiyimdir de yani. Cart curt başağın birçok özelliği bende var. İki şey hariç. Birincisi aşırı düzenlilik durumu diğeri tutumluluk. Aslında düzenlilik hangi açıdan baktığına bağlı olarak değişir. Somut anlamda çok dağınığımdır. Eşyalarımın arasında kaybolurum. Soyut anlamda kabul çok didiklerim, planlarım bir şeyi. Tutumluluğa gelince elime geçen para aynı gün biter hiç biriktireyim olayı yok bende. Sonracığıma müzik hayatım spor düşmanımdır. Yok arkadaş oldum olası sporla yıldızlarımız barışmadı. Aerosmith varsa ben de oradayımdır. Pearl Jam, Nirvana, Amy Winehouse, Kelly Clarkson dinlemeden günüm geçmez. İflah olmaz bir DiCaprio aşığıyımdır. Oyş DiCaprio sloganı altında yerim ben onu. Titanic de favori filmim anlayacağınız üzere. Bir Gün de en sevdiğim diyebileceğim kitaptır. Dream On (Aerosmith) şarkısını da zaten severdim ama artık anısı var daha çok seviyorum. Çok seviyorum hani öyle böyle değil. 90'ları severim, retro havaları falan. Günümüzden çok geçmişe ilgim vardır. Yaşadığımız ortamdan çok göremediklerimi merak ederim. Bizim yaşadığımız hayat dışında milyonlarcası var, onları. Yalnızlığı, sessizliği severim. Hep tek başıma bir yolculuğa çıkmak istemişimdir. Hep mutlu mutlu takılırım. Tanışanlar sağolsun çok tatlı derler. Şimdi bunu diyorum diye aman ne de kibirli demeyin tanımadan bilemezsiniz. :*

Sample Text

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ads 468x60px

Popular Posts

  • Ağlamıyorum, gözümde Titanic battı
    Sayfamda okuyanlar vardır belki bunu ama İflah Olmaz DiCaprio Aşığı olarak burada da yayınlamam gerektiğini düşündüm :D  Geçen gece ...
  • Katy Perry Hakkında Gevezelikler
    Sizlere Katy Perry ve Teenage Dream albümünden, kliplerinden bahsedeceğim booool gifli bir yazı yazacağım. Uzun gibi gelebilir ama yüzde 95...
  • Adı Dean Winchester Olması Gereken Dizi
    Sadece tek bir insan için izlenesi bir dizi varsa o da SPN'dir. Bayanlar ve baylar, işte karşınızda Dean Winchester-Jensen Ackles. ...
  • Prince of the covers
    Benim için coverları en iyi olan ikinci insan, Prince of the covers, Max. Tipini de yirim şerefsizin sesini de. Bi de Breakeven...
  • ...dedin mi şöyle bir durcan ve dicen ki 'I am Chuck Bass'
    Çok sevgili Chair severler, Birkaç klişe ama sevilen Chair sahnesi hakkında konuşacağım. 1. Limo Sahnesi İlk Chair sahne...
  • Oyş DiCaprio
    Oyş DiCaprio adında yürüttüğüm gizli projemde -asdfghjk- bulunan gizli dosyalardan yani zulalarımdan birkaç parçayı sergilemeye karar verdi...
  • Okul Halleri?
    S: Hadi, bana iltifat et. Saçlarımın ne kadar güzel göründüğünü söyle. B: Ama saçların iğrenç görünüyor. Duş almadın mı?   Şimdi ok...
  • Cem Adrian ve Halil Sezai beraber söylemiş, ölek biz
    Üzgün olduğumda Bruno Mars dinlerim ben, Kelly Clarkson falan dinlerim ama gerçek bir depresiflik halinde bunları dinleyemezsin. NET.  ...
  • Babayla Edebi Konuşma Seansı
    Klasik bir babayla edebi konuşma seansına hoş geldiniz. Göreceğiniz şeyler bir o kadar tanıdık bir o kadar da garip gelebilir. Konuşma kard...
  • Evlenmişler lan
    Hayır ben şimdi kızın saçlarının ne kadar güzel olduğuna ve bana kısa saçın yakışmadığına mı yanayım? Yoksa kızın söylediklerine mi? ...

Social Icons

Followers

Featured Posts

Uzayda Hayat Var

Yazmak için mi yaşıyorum, yaşamak için mi yazıyorum? Bilmiyorum. Neyse ben bir Harry Potter izleyeyim bari. Çok yaşa Sly, Voldi. Oyş DiCaprio. Oye Aerosmith. Dean W. I am Chuck Bass. Delena. Falan filan Başak burcu bi' yazar.

Pages

  • Ana Sayfa

İstanbul Günlükleri

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Başlayıp da yarım bırakmışım bu yazıyı bitireyim de içimdeki İstanbul özlemini biraz hafifleteyim.

13 Haziran'da geldim İstanbul'a 6 Temmuz'da dönüyorum cehennem sıcaklarına, Adana'ya. Geldin geleli ne yaptın, derseniz. İlk yazımda da dediğim gibi yedim-içtim-sıçtım-gezdim.18 olsam daha mutlu olacaktım o başka tabii. Ama Taksim'de gecelere akmadım mı demek bu?

Aha tabi ki o anlama gelmiyor. Ben de o göz var mı? Zaten boy-pos gayet büyük gösteriyorum. Hıı kimlikten, yaştan kaybettiğim için giremiyorum gece kulüplerine. Ama yanımda iki tane yirmiyi geçkin insan -kuzenim ve nişanlısı- olunca kafa rahat.
Önce Cevahir'e gittik o gün. Çin yemeklerimizi yedik. Noodle ve aşırı kızartma yüklemesinden biraz şişmiş olsak da yanımıza anı olarak aldığımız yemek çubuklarıyla ayrıca onlarla yiyebilmiş olmanın verdiği mutlulukla atladık metroya. Gittik mi Taksim'e, İstiklal'e.

Gündüz de gittim oraya ama gece bir başka güzel. İnsanlar, hepsinin aklında başka düşünceler var. Kestaneciler, her yerden yükselen müzikler, yabancılar, ışıklar...

Bir yerlerden kulağıma Duman'dan bir parça geliyor. Çıkaramıyorum başta. Kuzenimin nişanlısı eşlik etmeye başlıyor. Sözler dökülüyor yavaş yavaş.

Denizleeer aştım geliyorum
İsteer eğleen benimlee
Yüzünü bi görsem yeteer
Yolumuz ayrıı biliyoruum
Ölmedeen son bir defaa
Belini kavrasaam yeteer
Hadi geel buluşalım
Eski köprünün altııında 
Kimseeleer görmesin
Mehtabaa karşı uzanalıım
Eski köprünüün altıındaa
Kimseleer bilmesiin
Kimseleer duymasıın

Eski bir şarkı, 99 yılının ama biliyorum işte. Duman bu, bilmesem ayıp olurdu.
Müzik yapan başka insanlar da var. Yakışıklı bir öğrencinin elinde bir flüt, annem yaşında bir kadın gitar çalıyor ama tarzı çok iyi.
Etrafta plakçılar, tramvay rayları, eski evler... Buraya ait olduğumu hissediyorum. Bir yere ait olduğumu hissediyorum ve bu harika bir duygu.
Etrafımda kalabalık var ama yalnızım. İşta bu, istediğim bu.

Dolaşmaya devam ediyoruz dilimde hala Köprü Altı. Çok geçmeden küçük bir yere oturuyoruz. Açık havada, yolun kenarında küçük bir masa, yüksek tabureler. Yaşım tutmasa da burada içebiliyorum.
2 Mojito geliyor masaya bir de Martini Rosso. Martini benim için ama pek hoşuma gitmiyor tadı. Sarmadı. Mojitolardan biri de daha ağır, alkolü bol. Ne mükemmel bir içki. Martini'yi atıyorum bizimkilere, Mojitolardan birini içiyorum bitiriyorum.
Sonra tekilalar geliyo masaya. Tuzumuzu yalıyoruz, shot yapıyoruz, limonumuzu yiyoruz. İnsanlar geçiyor yanımdan, hava güzel.

Kalkıyoruz masadan, içkiler hafiften çarpmış. Eve gitmek istemiyorum ama otobüse doğru yola çıkıyoruz. Sallanıyorum, kahkaha atıyorum ama hiç de sarhoş gibi değilim. Her zamanki halim gibi sadece biraz daha abartıyorum.

Kuzenim, nişanlısı komik şeyler anlatıyor, benim yaşımda yaşadıklarını. Gitmek istemeyince de 'Üniversiteye gel barlarda uyursun.' diyor. Sonra da ekliyor 'Burada istediğini yapabilirsin, kimse sana dönüp bakmaz.'

Açıkçası onu umursamak yerine daha ritimli adımlar atıyorum. Müzik geliyor bir yerlerden, dans etmek istiyorum. Onun yerine çift katlı otobüslerden birine  atlıyoruz. Üst kata, en öne oturuyoruz. Müzik istiyorum ama beni yerime oturtuyorlar.
Sonra kuzenim bana dönüyor.
'Burda olan burda kalacak. Annenler duymasın bak.'
Söyler miyim hiç? Annemler eve almaz bizi, şehre sokmazlar. Hayır, sıkı insanlar değiller ama reşit olmayınca tabii böyle şeylere çok olumlu bakmayabilirler.

Çok geçmeden otobüs hareket ediyor, çoğu kişi de uykuya dalıyor. Ama ben uyuyamam ki otobüste. Gecenin bir vakti İstanbul'u seyrettim. Ha-ri-ka.

Köprüden geçiyoruz. Kendimi boğazda boğup sonsuza kadar orada kalmak istiyorum. Köprünün ışıkları üzerimizde.
Ne kadar mükemmel bir manzara.

Birkaç sene daha sabredeceğim. Sonra kendimi boğazda boğmama gerek kalmadan orada olacağım. Orada, ışıkların altında.


Gönderen Unknown zaman: 20:11  

0 yorum:

Yorum Gönder

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Blog Design by Gisele Jaquenod

Work under CC License.

Creative Commons License